ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da Beyaz Saray'daki etkinlikte, 185 ülkeye yönelik karşılıklı tarifeler getiren kararnameyi imzalamıştı. Bu kararname, ABD'nin birçok ticaret ortağından ithal edilen mallara ekstra vergi yükü getirmiştir. Tüm dünyada piyasaları alt-üst eden bu durum, özellikle Çin'e uygulanan tarifelere misilleme gelmesiyle daha da derinleşmiştir. Ticaret savaşlarının fitilini ateşleyen bu karar, dünya ekonomisinde önemli değişimlere yol açmıştır.
Trump, bugün gerçekleştirdiği enerji kararnameleri imza töreninde yaptığı konuşmada, getirdiği vergiler sayesinde günde 2 milyar dolar kazandıklarını açıklamıştır. 'Adeta para yağıyor' ifadesiyle, bu yeni vergilerin ABD ekonomisine sağladığı katkıyı vurgulamıştır. Bu durum, ticaret ortaklarıyla olan ilişkileri de etkilemektedir.
185 ülkeye yönelik getirilen tarifeler, birçok sektörde etkili olmuştur. Özellikle tarım, otomotiv ve teknoloji alanlarında büyük değişiklikler gözlemlenmektedir. Bu kararnameyle birlikte, ABD'nin ithalatında önemli bir artış yaşanmış ve birçok ürünün fiyatları yükselmiştir. Ticaret ortakları, bu duruma karşı önlemler almakta ve karşılıklı tarifeler uygulamaktadır.
Çin, ABD'nin en büyük ticaret ortağı olarak, bu yeni tarifelere karşı misilleme yapma yoluna gitmiştir. Yüzde 104'e kadar çıkan tarifeler, iki ülke arasındaki ticaret dengesini olumsuz etkilemektedir. Bu durum, dünya genelinde ticaret savaşlarının daha da büyümesine neden olmaktadır. Uzmanlar, bu gelişmelerin uzun vadede küresel ekonomik istikrara zarar verebileceğini belirtmektedir.
Ticaret savaşları, sadece ABD ve Çin arasında değil, dünya genelinde birçok ülkeyi etkilemektedir. Ülkeler, karşılıklı tarifelerle birbirlerine yanıt vermekte ve bu durum, küresel ticaretin dengesini bozma riski taşımaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler, bu savaşlardan olumsuz etkilenmektedir.
Uzmanlar, ticaret savaşlarının uzun vadede ekonomik büyümeyi yavaşlatabileceğini ve işsizlik oranlarını artırabileceğini öngörmektedir. ABD'nin uyguladığı yeni tarifeler, dünya genelinde birçok sektörde belirsizlik yaratmakta ve yatırımcıların kararlarını etkilemektedir. Bu durum, küresel ekonomik istikrarı tehdit eden bir faktör olarak öne çıkmaktadır.