Son yıllarda genç kadınlarda kanser oranları artış gösteriyor. Uzmanlar, bu durumun nedenlerini ve alınması gereken önlemleri araştırıyor. Östrojen, obezite ve yaşam tarzı değişiklikleri bu artışta etkili faktörler arasında yer alıyor. Genç yaşta başlayan kanserlerin artışı, sağlık alanında önemli bir endişe kaynağı haline geldi.
Kanser, her geçen gün daha fazla genç kadını etkiliyor. Başta meme kanseri olmak üzere, tiroid, rahim ağzı, ince bağırsak ve böbrek kanserleri genç kadınlarda daha fazla görülmeye başladı. Uzmanlar, bu artışın nedenlerini araştırıyor. Dr. Saif Ahmad, genç kadınların kanserle başvurduğunu ve bunun büyük zorluklara yol açtığını belirtiyor.
Son 20 yılda 50 yaş altı kadınlarda meme kanseri oranı %13, rahim ağzı kanseri oranı ise %14 artmıştır. Diğer kanser türlerinde de benzer artışlar gözlemlenmiştir. Tiroid, ince bağırsak ve böbrek kanserlerine yakalanan 25-49 yaş grubundaki kişilerin sayısı son on yılda %231, %119 ve %96 oranında artmıştır.
Genç kadınların, genç erkeklere kıyasla kansere yakalanma konusunda daha savunmasız hale geldikleri görülmektedir. Amerikan Kanser Derneği'ne göre, 50 yaşın altındaki kadınlarda kanser oranları erkek meslektaşlarına kıyasla %82 daha fazladır. Bu durum, genç kadınların sağlıklarını koruma konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini göstermektedir.
Dr. Siddhartha Yadav, genç yaşta başlayan kanserler hakkında daha fazla bilgi edinmeyi amaçlayan bir araştırma projesi oluşturmuştur. Genç kadınların, kanser riskinin farkında olmamaları ve geç teşhis edilmeleri, sağlık sisteminde önemli bir sorun teşkil etmektedir.
Östrojen, genç kadınlarda kanser riskini artıran önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Harvard Üniversitesi'nden yapılan bir çalışma, östrojenin meme kanserinde daha önce düşünülenden çok daha merkezi bir rol oynayabileceğini ortaya koymuştur. Östrojen, meme dokusunun bölünmesini ve çoğalmasını uyararak kansere neden olan mutasyonlar için risk taşımaktadır.
Dr. Yadav, artan obezite seviyelerinin genç yaşta başlayan kanserlerin olası bir nedeni olduğunu belirtmektedir. Aşırı yağ, kan dolaşımındaki östrojen miktarını artırarak kanser riskini yükseltmektedir. Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir.
Genç kızların adet görmeye başladığı yaşın giderek düşmesi de bir diğer olası neden olarak öne çıkmaktadır. Dr. Ahmad, “Adet görmeye daha erken başlarsanız, östrojene daha uzun süre maruz kalırsınız” demektedir. Bu durum, kanser riskini artıran bir faktör olarak değerlendirilmektedir.
Değişen üreme davranışları da önemli bir rol oynamaktadır. Daha fazla kadın, 30'lu ve 40'lı yaşlarında çocuk sahibi olmayı tercih etmektedir. Bu durum, östrojen seviyelerinin değişmesine neden olmaktadır. Dr. Yadav, çocuk sahibi olmayan kadınların kanser riskinin daha yüksek olduğunu belirtmektedir.
Aşırı işlenmiş gıdaların tüketimi, bazı kadınların mikrobiyomunu değiştirerek bağışıklık sistemlerini olumsuz etkileyebilir. Dr. Yadav, bu durumun kanser hücrelerini tespit etme kabiliyetini etkileyebileceğini ifade etmektedir. Ayrıca, yaşam tarzındaki diğer değişikliklerin de sorumlu olabileceği düşünülmektedir.
Dr. Larry Norton, kadınların daha düşük kalitede uyku uyumalarının meme kanseri riskini artırabileceğine dair bazı kanıtlar olduğunu belirtmektedir. Düzensiz uyku rutinleri, hormonal yolları değiştirerek kanser riskini artırabilir.
Kanserin temel uyarı işaretleri her yaşta benzerlik göstermektedir. Memede yumruların ortaya çıkması, memenin görünümünde değişiklikler ve karın ağrısı gibi belirtiler önemlidir. Dr. Ahmad, kadınlara dikkatli olmalarını ve kendi kendine meme muayenesi yapmalarını önermektedir.
Dr. Ahmad, emzirmenin kanser riski açısından koruyucu bir rol oynadığını belirtmektedir. Ayrıca, sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarına odaklanmanın yanı sıra aile geçmişinin bilinmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Aile geçmişine bağlı olarak meme kanseri riski daha yüksek olan kadınlar, mamografi ve MRI çektirmeyi düşünebilirler.